ALFA VE OMEGA
Kaydolun ya da Giriş Yapınız. Saçma sapan ve ideolojik-dini kullanıcı isimleri ile kayıt olmak yasaktır(Sexy,christian,islam..vb)
ALFA VE OMEGA
Kaydolun ya da Giriş Yapınız. Saçma sapan ve ideolojik-dini kullanıcı isimleri ile kayıt olmak yasaktır(Sexy,christian,islam..vb)
ALFA VE OMEGA
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ALFA VE OMEGA

Hoşgeldiniz!
 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 `Müslümanlar, terör paranoyası ve ırkçılıkla beslenen İslamofobiye kar...

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ALfa
Alfa ve Omega
Alfa ve Omega
ALfa


Mesaj Sayısı : 1188
Kayıt tarihi : 30/05/09
Yaş : 36
Nerden : Evren

`Müslümanlar, terör paranoyası ve ırkçılıkla beslenen İslamofobiye kar... Empty
MesajKonu: `Müslümanlar, terör paranoyası ve ırkçılıkla beslenen İslamofobiye kar...   `Müslümanlar, terör paranoyası ve ırkçılıkla beslenen İslamofobiye kar... I_icon_minitime09/09/09, 11:07 pm

Avrupa`da yaşayan 11 milyon Müslüman, 11 Eylül saldırılarıyla tetiklenen Batı-İslam kutuplaşmasının kurbanı oldu.İşsizlik, eğitimsizlik ve uyum sorunu gibi problemlerle boğuşan Müslümanlar, gittikçe artan ırkçı saldırılara maruz kalıyor. Aşırı sağ partilerin yükselişte olduğu Avrupa`da hükümetler, terör ve göç yasalarını daha da sıkılaştırarak özellikle göçmen asıllı Müslümanların haklarına önemli kısıtlamalar getiriyor. Müslüman sivil toplum örgütleri ise, salgın bir hastalık halini alan İslamofobiye karşı yasal tedbirler alınması için mücadele ediyor.

Zaman`a konuşan uzmanlara göre, terör paranoyası ve ırkçılıkla beslenen İslam karşıtlığının temelinde din fobisi bulunuyor ve bu, muhafazakar Müslümanları büyük baskı altında tutuyor. Arka arkaya yaşanan 11 Eylül, Madrid, Londra terör saldırıları ve karikatür krizi, Avrupalı Müslümanları içinde yaşadıkları toplumla karşı karşıya getirdi. Müslüman göçmenler, günlük hayatta ayrımcılığa maruz kalıyor. OECD verilerine göre, tüm Avrupa`da göçmen işsizlerin oranı, göçmen olmayan işsizlerden iki kat fazla. Ancak, Avrupa Irkçılık ve Yabancı Düşmanlığını İzleme Merkezi`nin (EUMC) İslamofobi raporuna göre, iş hayatında ayrımcılık özellikle Müslüman göçmenleri hedef alıyor. Fransa`da Müslüman göçmenlerde işsizlik oranı, Müslüman olmayan göçmenlerden iki kat fazla. Fransız Meclisi, Müslümanların iş hayatında ayrımcılığa uğramasını engellemek amacıyla iş başvurularında `fotoğrafsız özgeçmiş` kullanılmasını öngören bir yasayı onayladı. Ülkede birçok göçmenin iş başvurusu, mülakata dahi çağrılmadan reddediliyor. Müslüman göçmenler, ev kiralamakta da büyük zorluklar yaşıyor. Avrupa Konseyi Irkçılık ve Hoşgörüsüzlükle Mücadele Komisyonu, birçok Avrupa ülkesinde Müslüman nüfusun banliyölerdeki ucuz konutlarda yaşamak zorunda kaldığını ve bunun gettolaşmaya yol açtığını belirtiyor. Yetersiz şartlarda eğitim gören göçmen öğrencilerin büyük çoğunluğu, üniversiteye girmeyi başaramıyor. Avrupa`da özellikle 11 Eylül`den sonra artışa geçen Müslümanlara yönelik sözlü ve fiziki ırkçı saldırılardaki artış dikkat çekiyor. Avrupa`nın en büyük Müslüman nüfusunu barındıran Fransa, İslam karşıtlığının en yoğun olduğu ülkelerden biri. Fransa İslamofobiyle Mücadele Birliği`nin (CCIF) raporuna göre sadece geçen yıl göçmen asıllı vatandaşlar 300`e yakın İslamofobik saldırıya maruz kaldı. Mağdurların büyük çoğunluğunu başörtülü kadınlar oluşturuyor.

Bunlar arasında başörtülü olduğu için bowling salonuna girmesi engellenen, banka şubesinden zorla çıkarılan, öğretmenlik yaptığı özel bir eğitim kurumundan kovulan ve fiziksel şiddete maruz kalanlar bulunuyor. Tüm dünyayı sarsan karikatür krizinin patlak verdiği Danimarka`da da benzer bir durum var. Geçen sene, Danimarkalı milletvekili ve eski Kopenhag Belediye Başkanı Louise Frevert, kendi web sitesinde Müslümanları Danimarka toplumundaki `kanserli tümör`e benzetmişti. Radio Holger adlı radyo, Londra saldırılarının ardından yaptığı bir yayında, terörizmle mücadele için `ülkedeki Müslümanların öldürülmesi` çağrısında bulunmuştu. Danimarka emniyeti gizli istihbarat servisi verilerine göre, ülkede ırkçı saldırılar her yıl artış gösteriyor. Son olarak, geçen hafta Kopenhag`da dönercilik yapan Kerim Bulduk isimli Türk vatandaşı, ırkçıların ölüm tehdidine maruz kaldı. Bulduk`un işyerine bırakılan notta, ülkeyi 15 gün içinde terk etmesi istendi. Birçok uzman, karikatür krizinin aşırı sağ partilerin güçlü olduğu Danimarka`da patlak vermesinin sürpriz olmadığını düşünüyor. Danimarka, aynı zamanda Avrupa`nın en sert göçmen yasasına sahip ülkesi olarak biliniyor. 3 milyona yakın Türk`ün yaşadığı Almanya`da da, Müslümanlara karşı hoşgörüsüzlük artıyor.

Allensbach Enstitüsü`nün mayıs ayında yaptığı bir araştırmaya göre, Almanların yüzde 56`sı ülkedeki camilerin kapatılmasını savunuyor. Yüzde 91`i İslam`ın kadınları baskı altında tuttuğuna inanırken, yüzde 62`si Müslüman ve Hıristiyan medeniyetleri arasında büyük bir savaş yaşandığına inanıyor. Allensbach Enstitüsü, sonuçları `Öyle görünüyor ki, medeniyetler çatışması şimdiden Almanların zihninde başladı.` sözleriyle yorumladı. Hıristiyan Demokratlar`ın iktidarda olduğu Almanya`da, bir milletvekili, okullarda `Türkçe konuşan öğrencilere bahçe süpürme cezası` uygulanmasını teklif etmişti. Aşağı Saksonya Eyaleti İçişleri Bakanı Uwe Schünemann ise `şüpheli görülen Müslümanlara pranga takılmasını` yasa teklifi olarak sunmuştu. Avrupa`da yükselen bu yeni ırkçı dalganın kurbanı olan Müslümanlar, İslamofobiye karşı yasal yaptırımlar icra edilmesi için mücadele ediyor. Özellikle İngiltere`de ve Fransa`da Müslüman sivil toplum örgütleri, yükselen İslamofobi dalgasına karşı önemli kampanyalar yürütüyor. Fransa`da birçok Müslüman sivil toplum örgütünü bir araya getiren Fransa İslamofobiyle Mücadele Birliği(CFCM), haziran ayında 50 bin kişinin imzaladığı bir bildiriyi Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac`a sundu. Bildiride, Danimarka`nın Jyllands Posten gazetesinde yer alan karikatürlerin bazı Fransız dergilerinde de yer almasının ülkedeki Müslümanların imajını yaraladığı belirtilirken, İslam dininin kutsal değerlerine ilişkin nefret içeren yayınlara karşı yasal bir önlem almasını istedi.

Fransa`daki Müslüman örgütler, antisemitist fikir beyan etmeyi yasaklayan 1990 tarihli Gayssot Yasası`nı örnek alıyor. İngiltere`de İslami İnsan Hakları Komisyonu da, parlamentoya CFCM`nin yasa önerisine benzer bir teklifte bulundu. İslamofobiye karşı İbni Sina Enstitüsü Öte yandan, Fransa`da Müslüman sivil toplum örgütleri, `İslamofobi, bir düşünce değil suçtur` sloganıyla ulusal bir kampanya yürütüyor. İngiltere`de de uçakları hedef alacağı belirtilen ikinci terörist saldırı iddiasının ardından, Pakistan asıllı Müslümanlar ülke çapında yürütülecek `İslam`ı tanıtma kampanyası` başlattı. Bu çabalardan en dikkat çekici olanlardan biri de Fransa`nın Lille şehrinde açılan İbni Sina Enstitüsü. Laik yapıya sahip Fransa`da devlet desteği alan ilk İslami kurum olan enstitü, ülkede hizmet verecek imam ve vaizleri yetiştirecek. İbni Sina Enstitüsü`nün dekanı ve Fransa İslam Konseyi Başkan Yardımcısı Muhammed Beşari, İslam üzerine akademik çalışmaların yapılacağı enstitünün `İslamofobiye karşı güçlü bir mücadele yürüteceğini` belirtiyor. Beşari, projeyle ilgili olarak, `Avrupa`da hüküm süren İslamofobiye karşı böyle bir kuruma ihtiyaç vardı. Biz, İslam`ın hoşgörüsünü ve açıklığını Avrupa`ya anlatmak istiyoruz. Fransa`da yaşayan 6 milyona yakın Müslüman`ın dini eğitim hakkı için bu kurumların sayısının artması gerekiyor.` diyor.

Muhammed Beşari, İslamofobiye karşı yasal yaptırım öngören bir düzenleme için lobi çalışması yürüteceklerini de dile getiriyor. Lille Üniversitesi`ne bağlı olarak faaliyet gösterecek İbni Sina Enstitüsü, Fransa ve Katar hükümetleri tarafından destekleniyor. Ancak Aix-en-Provence Siyasi Bilimler Enstitüsü öğretim üyesi Vincent Geissen`e göre, Müslüman nüfusun en yoğun olduğu Fransa`da bile Müslüman sivil toplum örgütleri, yeterince profesyonel değil ve çabaların artırılması gerekiyor. Vincent Geissen: İslam karşıtlığının kaynağı din fobisi` Birçok uzman, Avrupa`daki İslamofobi dalgasını, Nazi soykırımına sebep olan antisemitizmle kıyaslıyor. Bazıları ise bunun 20. yüzyıl başlarındaki ırkçı hareketlerle kıyaslanamayacağını, İslamofobinin kaynağının İslam`la Hıristiyanlığın ilk karşılaştığı yüzyıllara dayandığını savunuyor. Aix-en-Provence Siyasi Bilimler Enstitüsü öğretim üyesi Vincent Geissen, İslam karşıtlığının din fobisinden kaynaklandığını savunuyor. `Yeni İslamofobi dalgası, sadece Arap karşıtı veya göçmen karşıtı ırkçılığın yeniden canlanması olarak yorumlanmamalı. İslamofobi, aynı zamanda `din fobisinden` besleniyor. Fransa`daki yeni kuşak Müslümanlar, günden güne `daha fazla Fransız` kabul edilir oldu. Ancak İslam hala `problem çıkaran din` olarak sunuluyor. Bunun altında, `Müslümanların gerçek Fransız olması için dindarlıklarını sulandırmaları gerektiği` anlayışı yatıyor. Çünkü Müslümanların dindarlıkları, asimilasyona bir engel görülüyor. Bir Müslüman, dindarlığından sıyrıldığı an, `iyi bir Fransız` olarak tanımlanıyor.` Geissen`e göre, iş hayatının birçok dalında dini yükümlülüklerini yerine getirmeyi tercih eden Müslümanlar büyük zorlukla karşılaşıyor. İçki içmeyen, namaz ve oruç gibi dini sorumluluklarını yerine getiren Müslüman asıllı Fransızlar, işyerlerinde dışlanmaya maruz kalıyor. Geissen, `Profesyonel İslamofobinin daha da yaygınlaşacağını düşünüyorum. Avrupa`daki Müslüman sivil toplum örgütlerinin bu alandaki mücadelelerini daha ciddi düzeyde sürdürmeleri şart.` ifadelerini kullanıyor.

Guardian yazarı Madeleine Bunting, 21 aralık 2005`te bu soruna şöyle değinmişti: `Britanya, alkolün Müslümanların sosyal hayata katılımı için ne kadar büyük bir engel teşkil ettiğini kavrayabilmiş değil. Hızla artan alkol tüketimiyle birlikte, İngiltere Müslümanları, okulda, işte veya komşularında çok zor durumda bırakılıyor. Alkol, muhtemelen en etkili ve en az sorgulanan dışlama biçimi.`

Vincent Geissen de, Avrupa`da sosyal hayat kurallarının Müslümanları `dindarlıklarını bir kenara bırakmaya zorladığını` belirtiyor. `Londra saldırıları milat oldu`

Her ne kadar 11 Eylül saldırıları Müslümanlara yönelik baskıyı artırsa da, Avrupa Müslümanları için zor günlerin esas miladı, geçen senelerde Londra saldırıları oldu. Başta İngiltere ve Fransa olmak üzere birçok AB ülkesi, terörle mücadele yasalarını sertleştirirken, Avrupa`da özellikle Müslüman göçmenlerin hayatını zorlaştıran birçok yasal düzenleme hayata geçirildi. AB`ye bağlı Avrupa Irkçılık ve Yabancı Düşmanlığını İzleme Merkezi(EUMC), Avrupa hükümetlerinin yeni yasal düzenlemelerle, Müslümanlara karşı artan ayrımcı ve dışlayıcı muameleye göz yumduğunu savundu. İngiltere`de Tony Blair hükümetinin saldırılardan sonra hazırladığı yeni terörle mücadele yasası, `güvenlik güçlerinin terörle mücadelesini kolaylaştırma` amacı güdüyordu. Ancak bu yasa, en önemli eleştiriyi İngiliz emniyet teşkilatının en üst düzey Müslüman yetkilisi Tarık Gaffour`dan aldı. Gaffour, yasanın ülkedeki Müslümanları yabancılaştırdığını ve Müslüman gençleri radikalleştirdiğini söylemişti. İngiltere Müslümanları, geçen sene önce ortaya çıkan `ikinci 11 Eylül saldırısı planı` iddiasının ardından, kendilerini hedef alan ırkçılığın daha da artmasından endişe ediyor. İngiltere`nin başlattığı sert uygulamaları, sağ hükümetlerin iktidarda olduğu Fransa, Almanya ve Hollanda takip etti. Fransa`da terörle mücadele ve göçmen yasaları, çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu göçmenlerin haklarına önemli kısıtlamalar getirdi. Almanya ve Hollanda ise vatandaşlığa başvuran Müslümanları hedef aldığı belirtilen vicdan testi uygulamalarını ilk başlatan ülkeler oldu. İki ülkede başlayan vicdan testlerinin tüm Avrupa`ya yayılabileceği belirtiliyor. Mart ayında Almanya`da bir araya gelen AB liderleri, ortak bir vatandaşlık testi ve uyum sözleşmesi hazırlanması konusunda mutabık kaldı.

ALINTI
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
`Müslümanlar, terör paranoyası ve ırkçılıkla beslenen İslamofobiye kar...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» İngiltere´deki Müslümanlar baskı altında

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ALFA VE OMEGA  :: KÜLTÜR-SANAT-GEYİK ALEMİ :: Geyik Bölümü :: Güncel Haberler-
Buraya geçin: